2 Şubat 2012 Perşembe

DOKTORUMUZ



                     Logo Design by FlamingText.com





















Neden Aile Hekimliği?
Sağlık Bakanlığının herkes için sağlık sloganıyla yayınladığı kararında ülkelere şunları bildirmiştir.
 1. Sağlık sosyal gelişmenin temel göstergesidir.
 2. Sağlıkta eşitlik ve bütünlüğe özen gösterilmelidir.
 3. Sağlığın geliştirilmesi insan odaklı olmalıdır.
 4. Gelişmeler bilimsel yöntemlerle değerlendirilmeli ve izlenmelidir.
 5. Sağlığın bütün yaşam boyunca sürdürülmesi sağlanmalıdır.?
 Eğitimle birlikte kalkınmanın ana göstergesi olan sağlık alanında ülkemizin durumunun hiç iç açıcı olmadığını söylemek yanlış olmaz. DSÖ.?nün bu kararlarını gerçekleştirebilecek bir altyapı ve istihdamın sağlanamaması, merkeziyetçi yapılanma, aşırı bürokrasi, sorumluluk taşımayan kamu personeli, sağlık hizmeti sunumunda eşitliğin olmaması, hizmetin ülkenin her yerine eşit yayılamaması, hekimlerin ve diğer sağlık personelinin ücretlerinin teşvik edici olmaması, insan merkezli bir sistemin olmaması, istatistiki çalışmaların sağlıklı yapılamaması gibi birçok neden ülkemizde yeni çözüm arayışlarını doğurdu.
 Her alanda olduğu gibi sağlık alanında da politize olmuş girişimler, dengeli bir personel istihamının yapılamamasında her dönem en büyük engel olmuştur.Bu politizasyonla birlikte gelişmemiş bölgelerde çalışmanın yeterince teşvik edilememesi, ülkenin sosyo-ekonomik açıdan gelişmemiş bölgelerine personel yerleştirilmesini negatif etkilemiş, halka sağlık hizmeti sunumu büyük ölçüde aksar olmuştur.
 Aksayan alanlarda sorumsuz, bireysel ve keyfi uygulamalar oluşmaya başlamakta ve koruyucu sağlık hizmetleri yeterli sunulamamaktadır. Halka adil bir hizmet sunumu yerine ?paran kadar sağlık? mantığı giderek oturmaktadır.
2000 yılında hazırlanan 8.Beş yıllık kalkınma planında ülkemizdeki mevcut sağlık sorunlarına şöyle bakılmaktadır:
"Ülkemizde, sağlık göstergeleri gerek insan gücü gerekse de fiziki mekan olarak her yıl artmasına rağmen bu göstergelerin birimleri başına düşen nüfus miktarı gelişmiş ülkeler ortalamalarının üzerindedir. Özellikle hekim ve yatak başına düşen nüfus miktarları AB ülkeleri ortalamalarının çok üzerindedir.
Hasta yataklarının yüzde 38 i, hekimlerin yüzde 46 sı üç büyük ilimizde bulunmaktadır. Yatak kapasitesinin kullanım oranı yüzde 62?dir. Bu oran il merkezlerinde ortalama yüzde 75?in üzerine çıkarken, ilçe merkezlerinde yüzde 25?in altına düşmektedir. Özel kesim toplam hasta yataklarının yüzde 6,6?sını oluşturmaktadır ve ayakta teşhis ve tedavi hizmetleri bakımından önemli bir paya sahiptir.
Tüm dünyada temel sağlık göstergeleri arasında kabul edilen, doğuşta hayatta kalma ümidi ve bebek ölüm hızı, ülkemizde hızlı bir şekilde olumlu yönde gelişmektedir. Sağlık sigortası kapsamına alınmış nüfusun oranı yeşil kartın kapsadığı 9.172 bin kişiyle beraber yüzde 88,7?ye ulaşmıştır."
Bu veriler günümüzde de çok farklı bir gelişme göstermemiştir.Sağlıkta kaliteyi artırmak amacıyla aile hekimliğinin uygulanması 8.Beş yıllık kalkınma planında da kararlaştırılmıştır:
"Dünya Bankası desteğiyle yürütülen Sağlıkta Dönüşüm Programı, planlayıcı ve denetleyici bir Sağlık Bakanlığı yapısını; herkesi tek çatı altında toplayan genel sağlık sigortasını; yaygın, erişimi kolay ve güler yüzlü sağlık hizmet sistemini; güçlendirilmiş temel sağlık hizmetleri ve aile hekimliğini; etkili, kademeli sevk zincirini; idari ve mali özerkliğe sahip sağlık işletmelerini; bilgi ve beceri ile donatılmış yüksek motivasyonla çalışan sağlık insan gücü; sistemi destekleyecek eğitim ve bilim kurulları; nitelikli ve etkili sağlık hizmetleri için kalite ve akreditasyon; akılcı ilaç ve malzeme yönetiminde kurumsal yapılanma; ulusal ilaç kurumu; tıbbi cihaz kurumu; karar sürecinde etkili bilgiye erişim için sağlık bilgi sistemini öngörmektedir."
Bu öngörüler ışığında ilgili konularda Sağlık Bakanlığınca oldukça etkili projeler üretilmiştir.Sağlık reformuna yönelik olarak 8. BYKP politika ve hedefleriyle uyumlu olarak Hükümetin hazırladığı Acil Eylem Planı kapsamında; Sağlık Bakanlığının yeniden yapılandırılması, sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilmesi, tüm hastanelerin tek çatı altında toplanması, hastanelerin idari ve mali özerkliğe kavuşturulması, sağlık hizmetlerinin sunumu ile finansmanın birbirinden ayrılması, Genel Sağlık Sigortası ve sistemi ve kurumunun kurulması, aile hekimliği uygulamasına geçilerek sağlam bir sevk zincirinin kurulması, ana ve çocuk sağlığına özel önem verilmesi, koruyucu hekimliğin yaygınlaştırılması ve özel sektörün sağlık alanına yatırım yapmasının özendirilmesi konularındaki çalışmalar devam etmektedir.
Aslen büyük bir bölümü birinci basamak hizmeti olan sağlık hizmetleri büyük çoğunlukla ikinci basamak sağlık kuruluşlarında ikinci basamak ücretleriyle sunulmaktadır.Bunun yanı sıra, hastalıkların büyük bir çoğunluğu birinci basamak hekimlerince tedavi edilebilmekte iken gerek hastaların bilinçsiz sevk isteği ve birinci basamak hekimlerinin donanım eksikliği nedeniyle güvensizlik yaratmaları, gerek hastane hekimlerinin hastalar üzerindeki yanlış yönlendirmeleri ve gerekse de birçok ilacın uzman hekimler tarafından reçete edilmesine dair talimatlar hastaları ikinci ve üçüncü basamağa yönlendirmekte ve tedavi maliyetlerini yükseltmektedir.
Anayasanın 56.maddesinde halkın sağlığının korunması devletin mecburi görevleri arasındadır:
"Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden plânlayıp hizmet vermesini düzenler.
Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.
Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir."
Sağlık Bakanlığı yakın zamanda internet sitesinden yayınladığı ?Aile Hekimliği Türkiye Modeli? adlı kitabında aile hekimliğinin gerekçelerinden şöyle bahsedilmektedir:
"Sağlık sistemleri, temel sağlık hizmetlerinin verilmesi, fiziki şartların ve insan kaynaklarının geliştirilmesi, hizmet ve yatırımların finansmanının sağlanması, plânlama ve politika geliştirme için veri toplanması gibi bazı temel fonksiyonları öncelikle yerine getirme özelliğinde olmalıdır. Bu bağımsız işlevlerin koordinasyonu ve yönlendirilmesi sistemin başarısını sağlayacaktır.
Aynı harcamaları yapan, aynı gelir ve eğitim düzeyindeki ülkelerde sağlık göstergelerinde önemli farklılıklar olduğu bilinmektedir. Fazladan yapılan harcamalar her zaman sağlık hizmet kalitesine ve göstergelere yansımamaktadır. Bazı sağlık hizmetleri elde edilen yarara göre son derece ucuzdur, bazı hizmetler ise çok az nüfusa sınırlı bir hizmet götürmesine rağmen son derece pahalı olabilmektedir. Eşitlik konusu da aynı derecede çarpıcıdır. Ödeme yapacak gücü olmayan hastalar ya tedavi alamamakta, ya aynı düzeydeki hizmetlere erişememekte veya bakım için daha uzun süre beklemek zorunda kalmaktadırlar.
Sağlık hizmetlerinin eşit sunumu, toplum sağlığına doğrudan olumlu olarak yansımaktadır. Sağlık sistemleri, öncelikli ihtiyaçları göz önünde bulundurarak mevcut kaynakların en verimli şekilde kullanılmasını sağlamalıdır.Böyle bir sonuca ulaşabilmek için, hizmetlerin etkili ve eşit sunumunu, maliyet paylaşımını, personel ve kaynakların dengeli dağılımını sağlayacak fonksiyonel alt yapı kurulmalıdır. Yurttaşların hasta olmasının mümkün olduğunca önlenmesi, hastanın sorununun olabildiğince ilk başvuru anında halledilmesi önemli adımlardır. Bir diğer önemli husus, hastayı ilk gören hekimden bölge hastanelerine ve eğitim hastanelerine kadar ulaşan iyi tanımlanmış ve iyi işleyen bir sevk sisteminin kurulmasıdır."
Bu gibi nedenlerle gelişmiş ülke standartlarında bir hizmet sunmak ve halka eşit, adil, kolay ulaşılabilir, ücretsiz bir sağlık hizmeti sunmak devletin birinci görevi olmuştur.Temel sağlık hizmetlerine erişimi yaygınlaştırmak amacıyla aile hekimliği sistemine geçilmesi ile ilgili Kanun 9 Aralık 2004 tarihli Resmi Gazete?de yayınlanarak Düzce?de pilot uygulamaya başlanılmıştır. 2005 yılında bu Kanunun uygulanmasına ve bu kapsamda çalıştırılanlara yapılacak olan ödemelere dair Yönetmelikler çıkarılmıştır.
Pratisyen hekimlerimizin hak ettikleri prestiji kazanacaklarını düşündüğümüz bu uygulamada biz hekimlere düşen, suistimale izin vermeden, tam bir hekimlik yapmaktır.Hekim gereği gibi hastasını takip edebilecek, doğumundan ölümüne kadar bireyin tüm sağlık sorunlarından haberdar olacak, böylece hastalıklara erkenden müdahale edilebilecektir.

KAYNAK:www.ailehekimligi.com.tr 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder